ÇİFTÇİNİN HAKKINI YEDİRTMEYİZ

ÇİFTÇİNİN HAKKINI YEDİRTMEYİZ

AK Parti milletvekili Yaşar Karayel, gündemden düşmeyen Şeker arazisi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Karayel, hakkaniyettin yana olduklarını belirterek, Biz fabrikanın ve çiftçinin hakkını yedirtmeyiz” dedi.

 

TV 1'de yayınlanan Seçim Özel Programı'na katılan 25. dönem AK Parti Kayseri Milletvekili adayı Yaşar Karayel, gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Milletvekili Yaşar Karayel, paralel yapı, HSYK`nın hakimler konusunda verdiği karar ve şeker arazisi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Karayel, "Paralel vesayetine Türkiye'yi teslim edemeyiz" ifadelerinde bulundu.

Karayel,  Şeker Fabrikası'nın ihaleyi kazandığı halde iptal edilen arazisi ile de çarpıcı açıklamalarda bulundu.  Parayı veren düdüğü çalar diyen Karayel, Ben ne Şeker Fabrikası'nın zarar görmesini ne de çiftçilerimizin zarar görmesini istemem. Şeker yönetimi ihaleye girdi ve arsayı tekrardan aldı. Biz bu konuda hakkaniyetten yanayız. Biz çiftçimizin zarar görmesini istemeyiz” diye konuştu.

7 Haziran`da yapılacak olan seçimlerde 25. dönem AK Parti Kayseri Milletvekili adayı olan Yaşar Karayel, TV 1'de yayınlanan Seçim Özel Programı'nda Doğan Havur'un konuğu oldu.  Doğan Havur'un sorularını içtenlikle cevaplayan Karayel, paralel yapıdan, Şeker arazisine kadar bir çok konuyu değerlendirdi.

"Kanun çıkarmışız. Çıkardığımız kanun da meclisten çıktı ve biz bunlara uyuyoruz. Kimsenin uymama yetkisi yoktur" diyen Karayel, "Yargı mensuplarının hepsi de bu kanunlara göre yetkisini kullanıyorlar. Hangi tür mahkemenin hangi suçlara bakacağını ve yetkili olup olmayacağını kararlaştırdık. Bu arkadaş bir tatil günü evinden katibi çağırarak kendisini görev atfederek, yetkisi ve sorumluluğu olmadığı halde böyle bir teşebbüste bulunuyor. Sonra konuyu katibin cep telefonundan gazetecilere haber veriyor. `Tahliye yapacağız. Silivri'ye gidin şu saatte de tahliye olacaklar` diyor. Var bunların kayıtları. Bunu yapanlar paralel medya ve militanlarıdır" dedi.

Karayel, "Kardeşim bu memleket vesayetçiden çok çekti. 60'lı yıllarda vesayetçiden çektiler, 71 de çektik, 80'li yıllarda fiilen işkence görenlerden biriside benim, 28 Şubatta bu millet çekti. Çok şükür hepsini temizledik. Son olarak Milli Eğitim Bakanlığında 28 Şubat döneminde mağdur olan hiçbir kimse dışarıda kalmadı. Hepsi de görevlerine iade edildi. Bu paralel vesayetine Türkiye'yi teslim etmeyiz. Bunlar kim oluyor ya milletin parasıyla, milletin hayır parasıyla memlekete vesayet mi getireceğiz. Kim bunlar kardeşim gazeteci misiniz? Militan mısınız? Polis misiniz? Yargı mensubu musunuz? Kimin adına bunları yapıyorsunuz? Amerika ile mi yoksa İsrail'le mi iş birliği içerisindesiniz. Maksadın din, iman , Allah, kitap, bayrak, ezan ve toprak ise bunlara hizmet eden diğer cemaatler ve insanlar gibi hizmet etmeye devam et. Kimse sana karışmıyor. Sen kalkıp devlet iradesi ile uğraşıyorsun. Hükümeti devirmeye uğraşıyorsun. Mafya ve başka devletlerle iş birliği yapıyorsun" diyerek konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Türkiye'nin en önemli konuşmasını dış işlerinin konuşmasını deşifre ediyorsun. Evet basın hür kardeşim fakat devletin bütünlüğü ve birliği konu olunca basının da yasama ve yürütmenin de hepsinin tek ses olması lazım. Bu ülkenin menfaatleri ve birliğinde sen tek ses olamıyorsan hangi akıl ile bu işlere hizmet ediyorsun. Herkes sorguluyor ve bizde sorguluyoruz kardeşim. Onun için çıkardığımız kanunun statüsü belli, kimin hangi görevde olacağı belli kardeşim. Yetki gasbı ve militanlık var. Olamaz artık böyle bir şey olamayacağı için savcılık olayı HSKY bildirdi ve HSYK onları açığa aldı. Başkaları da açığa alınabilir. Yetkini aşmayacaksın. Adam gibi çalışacaksın. Millet adına karar veriyorsan hakim olarak vicdanını kullanıyorsan adam gibi kullanacaksın. Millet adına karar veriyorsan millet gibi karar vereceksin. Kanunun hükmü ne ise onu işleyeceksin kardeşim. Sen kim oluyorsun da başka yerden aldığın talimat ile bu işe karışıyorsun. Böyle bir işe kalkarsan kanunda ve hukukta bunun bir karşılığı var. AK Parti kaç seçimdir seçime gidiyor hangi seçim sonucunu beğenmedi de yargıya gitti. Adana Büyükşehir Belediyesini biz kaybettik, başka yerlerde biz kaybettik. Yargıya mı gittik. Demokrasi sandıktan çıkan demokrasiye bağlıdır. Millet kimi getirirse herkes ona razıdır. Böyle bir şey olabilir mi? burası diktatörlük falan değildir. Sayın Cumhurbaşkanını sosyal medyada suçluyorlar. Diktatörlüğün olduğu yerlerde insanlar böyle ağzını doldurup iş yapabilir mi? bu hakim diktatörlük olan bir yerde böyle bir iş yapacak. Git de Türkmenistan'da yada Özbekistan'da bir kere yap bakayım."

Şeker arazisi konusunda sorulan bir soruya ise Karayel, "Şeker fabrikasının daha önceki yöneticileri, şuan da Pancar Ekicileri Kooparatifi başında yetkili olan arkadaşlarımız Hüseyin Akay ve onun yönetimde ki arkadaşlardan önce bu fabrikada 400 trilyonluk bir zararın ortaya çıkması söz konusu işte zaten şuan da bu borçlar ödenme aşamasındadır. Bunlar büyükşehir belediyesi ve diğer ilçe belediyeleri ile konuşarak buraları onlara vermişler. Şuan da o arazi şeker fabrikasının tapulu arazisi değildir. Bu arazi TOKİ'nin kayıtlarında yani tapu kayıtları TOKİ'ye aitir. Zamanında şeker fabrikası ile büyükşehir belediyesinin yaptığı takasla arazi TOKİ`ye geçmiştir. Araziler tekrardan ihaleye çıkacak ve şeker fabrikası isterse o arazileri tekrardan satın alabilir. Parayı veren düdüğü çalar. Bu işe başka arkadaşlar da girebilir. O araziler tabi ki kıymetli yerler. Ne şeker fabrikasının zarar görmesini nede çiftçilerimizin zarar görmesini istemem. Burada parayı kim verirse arsayı o alır. Şeker yönetimi girdi ve arsayı tekrardan aldı. Biz bu konuda hakkaniyetten yanayız. Biz çiftçimizin zarar görmesini istemeyiz. Zaten çiftçinin zarar görmesi şekerin zarar görmesi demektir. Mal şuan TOKİ'nin biz o kurumunda zarar görmesini istemeyiz. Geçmişte ne olup bittiğini çok iyi bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki bu şeker şirketi 400 trilyon zarar etmiştir. Bu zararıda bu yönetim 3 seneden beri güzel yönetim sayesinde kazanıyor ve bankaya 55 trilyon lira bir kerede yatırdı. Bu şirket zamanında batmış vaziyetteydi. Bankaların üzerine çullandığı bir şirketten bahsediyoruz. AK Parti döneminde Elitaş`ında hakkını yememek lazım beraber çalıştık ve batmış bir şirketi milletin hak ve hukukunun çiğnendiği bir şirketi ayağa kaldırdık. Bu fabrika 3 yılda 450 trilyonluk bir borcu ödedi. Bu şehrin alacağı bir miktardı bu. Bu şehrin alacakları bankalara ödendi. Esnafa ödendi ve şu anda her kampanya döneminde binlerce işçi çalışıyor orada. Hala Türkiye'nin yüz büyük şirketinden bir tanesi. Şimdi bu arkadaşlara tavsiye ederim. Daha gelir getirici başka iş kollarına ve özellikle çiftçinin alın terinin emeğinin değerlendirileceği başka alanlarda da faaliyet gösteren iş dallarına girerler. İlerde kota serbest bırakıldığı zaman Şeker fiyatları da serbest bırakıldığı zaman, devamlı böyle fiyatı yüksek tutarak devam ettiremez. Bir yerde diyelim ki fiyatlar aşağı indiği zaman bu şirketlerinde karları azalır. İşte o zaman alternatif ürünler lazım. Biz hakkaniyetten yanayız" cevabını verdi.

(Haber merkezi – İHA)