Yalçın ARAL


DÜNYADAKİ KUTUPLAŞMALAR VE ABD ULUSALCI KANAT İLE TÜRKİYE’NİN YAKINLAŞMASI

ABD’NİN tek bir ABD olarak değerlendirilmemesi gerektiğini bunun yanında Türkiye içindeki başta siyaset olmak üzere her türlü çekişmenin dışarıdaki güç mücadelesinin yansıması olarak değerlendirilmesi gerektiğini her zaman belirtmişimdir. 


ABD’de çatışma halinde iki güç bulunmaktadır. Bu güçler;

  • ABD’DEKİ Globalci Siyonist Para Lobisi kontrolündeki DEMOKRATLAR ile,

  • Ulusalcı Silah Lobisi kontrolündeki Evangelist ve Hristiyan olan CUMHURİYETÇİLER’DİR. 

ABD’DE olan olaylar ve dünyadaki virüs dahil, başta  Türkiye olmak üzere Arap Baharı, Suriye ve Libya gibi ülkelerin yanında diğer ülkelerde yaşanan her türlü terör olayları ve siyasi çekişmelerde de bu iki Lobinin mücadelesinin eseri olduğunun bilinmesi gerekmektedir. 

Gerek ABD’DEKİ gerekse de dünya ülkelerinde ki Globalciler Siyonist Para Lobisinin kontrolünde ve güdümündedir.

ABD’deki Cumhuriyetçilerde Ulusalcı kanadı temsil ederek içlerinde Siyonist kalıntılarının yanında radikal Evangelistler ve NEO-COM’ lar bulunmaktadır.

ABD’DE ki mücadelenin Cumhuriyetçiler içinde de derinleşmekte olduğu görülmektedir. Dini inanış olarak radikal Evangelistler ve NEO-COM’lar ve Siyonistler büyük dünya savaşı ARMAGEDON’DAN sonra MESİH’İN geleceğine inanan bir  dini inanca sahiptirler. Cumhuriyetçiler Ulusalcı Silah Lobisini temsil etmektedirler. Bu grup içinde Evangelisteler ağır basmaktadır. Silah Lobisinin kontrolünde olan Pentagon incelendiği zaman, PENTAGON’DA çalışanların % 75  civarı Katoliklerden oluşmaktadır. Trump’da Katoliktir. Trump’tan evvel ABD’yi yöneten Clinton ve Obama zamanlarında 16 yıl boyunca ABD’Yİ yönetenlerin Globalci Siyonistlerin kontrolündeki Demokratlar olduğu göz önüne alındığında ve bu dönemlerde arka koltukta oturan Pentagona yaptırdıkları kirli işlerini de Cumhuriyetçilerin içinde bulunan Evangelistler ve NEO-COM’lar vasıtası ile organize etmiş oldukları görülmektedir. ABD Başkanı Trump Siyonist kesim ile damadı olan Yahudi Jared Kushner vasıtası ile dirsek temasında olduğu, zaten Başkan seçilmeden evvel Globalci Para Lobisini idare eden Siyonist Rothschild ailesi ile de ilişki içinde olduğu bilinmektedir. Eğer Trump Başkan olarak seçilemeseydi, damadı Kushner Trump’ın rakibi olan Demokrat Clinton’un yanında yer alarak önemli bir konumda olarak Globalcilere çalışacaktı.   

Jared Kushner’in ziyaret ettiği ve kontrolü altında tutuğu Arap ülkeleri olan Mısır, BAE, Suudi Arabistan, Bahreyn’nin yanında Ortadoğu’da bulunan İsrail  olduğu görülmektedir.  

Libya’da, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki  menfaatleri doğrultusunda Birleşmiş Milletlerin desteklediği meşru Libya Hükümeti ile imzaladığı kıta sahanlığı anlaşması ve varılan mutabakat doğrultusunda meşru Libya Hükümetine destek vererek Hafter’e ve arkasındaki ABD merkezli Globalcilerin desteklediği ve bu Lobinin güdümünde olan   cepheye karşı başarıya ulaşması ile  Doğu Akdeniz’de Globalcilerin oynanmak istedikleri oyunları bozduğu görülmektedir.

Libya üzerinden saflar değerlendirildiği zaman aşağıdaki tespitler ortaya çıkmaktadır;

Libya’da darbeci Hafter’i destekleyen ülkeler; BAE, SUUDİ ARABİSTAN, BAHRETN, MISIR ve FRANSA’NIN açık şekilde desteklediği görülmektedir. Bu ülkelerin arkasında Globalci Siyonist Para Lobisi bulunmaktadır. Bunun yanında RUSYA’NIN da Hafter’i destekleyenler arsında olduğu gözükmektedir. 

Ayrıca ön planda olmayan ve bu mücadelede Globalci Siyonist Para Lobisi tarafında olan YUNANİSTAN ve GÜNEY KIBRIS’da bulunmaktadır.

Globalciler İtalya’yı da yanlarına çekebilmek için Mısır kanalı ile 2 adet FREMM sınıfı çok amaçlı fırkateyn almaya hazırlandıkları. Finansmanını da İtalyan yatırım bankası tarafından ihracat finansman kredisi şeklinde olacağı belirtilmektedir.  Bu arada İtalya’yı memnun edecek şekilde İtalya ile Yunanistan arasında münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırma anlaşması imzalanmış olmasını tesadüf olarak görmemek gerekir. 

Ayrıca Fransa’nın Rusya için ürettiği 

Mistal tipi iki savaş gemisini  950 milyon Euro’ya satışı için Mısır’la anlaştığı belirtilmektedir.  Fransa, Moskova’nın sipariş ettiği gemilerin satışını Rusya’nın Ukrayna krizindeki rolünü gerekçe göstererek iptal etmişti. Bu gemilerin finansmanını da Suudi Arabistan’ın üstleneceği ve Mısır’a mali yardım yapacağı belirtilmektedir. Ayrıca 16 helikopter ve 25 adet Rafale savaş uçağı alımı için taraflar 5,2 milyar Euro’ya anlaşmaya varmışlardı. 

Bu durumda göstermektedir ki Globalcilerin – Ulusalcılara karşı Akdeniz’de güç mücadelesinde bulunarak gövde gösterisi yapmak istemektedirler. 

Yunanistan arkasını başkalarına dayamak sureti ile Türkiye’yi 1. Dünya savaşından sonraki gibi Globalci Siyonist Para Lobisi tarafından kontrol etme görevi verildiğinin de atlanmaması gerekir. 

Yunanistan’ın ekonomik olarak çökeltilmesi, IMF ve Globalci Para Lobisine bağlı finans kurumlarının ağına düşürülmesi de bu planın bir parçasıdır. Yunanistan’ın yaşlı nüfusa sahip olması, aile mefhumunun ortadan kalmasından dolayı çocuk yapmamaları ve ölümlerin fazla olması sebebiyle her sene 250 – 300 bin civarı geriye gittiği düşünüldüğü zaman, şu an 11 milyon civarı olan nüfusu ile Yunanistan’ın yolun sonuna doğru hızla yol almakta olduğu görülmektedir. 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un zaten Globalci Para Lobisini idare ve kontrol eden Rothschild Ailesi ile maddi ve manevi ilişkilerini bilmeyen yoktur. Zaten kendinden yaşlı hanımı Rothschild ailesine çok yakın birisidir. Siyonist protokollerinde “Biz hanımlarımızı erkekleri kontrol etmesi için kullanırız!” maddesini de atlamamak gerekir. Fransa Avrupa’da Globalci Para Lobisinin en önemli kalelerinden biridir. Afrika Ülkelerinden senelik 200 milyar dolar civarı geliri bulunan bir ülke konumundadır. Bu gelirlerin gittiği yerde;  Rothschild Ailesi ve bu aileye biat eden ailelere ait şirketlerin gelirlerine yansıdığını da atlamamak gerekir. 

Fransa Cumhurbaşkanının Libya üzerinden Türkiye’ye tehdit dolu mesajları da bu durumu ayrıca teyit etmektedir. “Bugün Türkiye’nin Libya’da tehlikeli bir oyun oynadığını ve bunun Berlin Konferansı’nda verilen bütün taahhütlere aykırı olduğunu düşündüğünü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a açıkça söyleme fırsatım olduğunu” beyan eden Macron bu söylemlerinin yanında “ Türkiye’ye tavrımız sert olacak” “Fransa ve Türkiye arasında Akdeniz’de yaşanan olay NATO’nun beyin ölümünün kanıtıdır.” şeklindeki açıklamalarda bulunması da tesadüf değildir. Bunun yanında Macron, sosyal medya hesabından Libya için acil ateşkes istediğini de belirtmiştir.

 

Sanki destekledikleri Hafter ateşkese şimdiye kadar uymuşta, Globalcilerin maşası olan Hafter  sıkışınca ateşkes neden uygulanmıyor söylemleri yapmaları da  Globalcilerin düştüğü  pozisyonu da ortaya koymaktadır. 

Doğu Akdeniz meselesinde, Mısır’ın Globalciler ve Globalcilerin kontrolünde olan diğer Arap Ülkeleri vasıtası ile ön plana çıkarılmak istendiği de görülmektedir. Globalci Siyonist Para Lobisinin Libya’da BM kararlarına göre  Türkiye’nin desteklediği Meşru Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayez al Sarraj’ın bu mücadeleyi kazanması halinde DOĞU AKDENİZ’İ kaybedeceklerini bunun yanında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarına kavuşmalarından da korkmaktadırlar.

Bu doğrultuda telaşa kapılan Globalciler, maşaları vasıtası ile tekrar pozisyona girmeyi  amaçladıkları görülmektedir. Darbeci Hafter zora düşerek kaybetme noktasına gelince bu sefer Mısır’ın Sisi vasıtasıyla öne sürülmek istendiği ve Hafter’e verilen gazın şimdide Sisi’ye verilmek istendiği görülmektedir. Bu suretle de Mısır’ı Libya’da savaşa sokma planlarının öne çıktığı görülmektedir. ABD’DE Demokratların iktidarları zamanında darbe ile Mısır’ın Cumhurbaşkanı olan Sisi “ Libya’nın Sirte ve Cufra cephe hatlarını kırmızı çizgisi” olduğunu belirterek, bunun yanında orduya “Ülke sınırları dışında göreve hazır olun!” şeklindeki açıklamaları bu senaryonun bir parçası olarak görmek gerekir. Sanki Libya toprakları Mısır’ın toprakları gibi açıklamalar yapması da olayların hangi boyuta gidebileceğinin işaretleridir. 

Sisi’nin bu beyanatlarından sonra;

* BEA  “İstikrarını ve güvenliğini sağlamak için yapacağı her türlü icraatlarından dolayı Mısır’ın yanında yer almaktadır.” açıklamasını yapmıştır. 

* Suudi Arabistan; “Mısır’ın güvenliği Suudi Arabistan’ın güvenliğidir.” “Suudi Arabistan, sınırlarını ve hakkını koruma konusunda Mısır’ın yanında yer almakta ve ona destek vermektedir.” ifadelerine yer vermesi oyunun büyüklüğünü de göstermektedir.

 

Globalci Siyonist Para Lobisinin pençesine düşen bu ülkeleri idare edenler kendi iktidarları ve gelecekleri için ülkelerini felakete sürüklemekten bile çekinmeyecek bir zihniyete sahip olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Bu idarecilerin Globalciler ne direktif verirse onu yerine getirmek zorunda olduklarını da kendi yaşamları için çok önemli olduğunu iyi bilmektedirler.

Sanki Mısır ordusunun bir başarısı veya silah gücü varmış gibi bu söylemleri yapabilmesi de Globalciler karşısında düştükleri pozisyonu göstermektedir. Mısır’ın taşıma su ile değirmenin dönemeyeceğini anladıkları zaman zaten iş işten çoktan geçmiş olacaktır. Bir – iki savaş gemisi almakla , 15- 20 uçak ve helikopter almakla bu işlerin olabileceğini düşünen zihniyet her zaman kaybetmeye mahkumdur. Daha Mısır içinde olaylara rastlamış değiliz. Yönetime karşı oluşacak  olaylara da şimdiden hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Sisi aynı zamanda hem dışarıda hem de içeride kendi iktidarını koruyabilme gücüne sahip değildir. Mısırı şu an idare edenler için sonun başlangıcı başladığının da bilinmesi gerekmektedir. Fazla gaza gelmek sağlığa zararlıdır. 

 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey  Lavrov “Libya’da derhal ateşkes dışında bir seçenek görmüyorum” açıklamasında bulunması pozisyonlarını kaybetmenin telaşını göstermektedir.

 

Globalcilerin Fransa kanalı ile, Ulusalcıların Amiral gemisi pozisyonunda olan PENTAGON’UN kontrolünde ki NATO’YA karşı bir Avrupa ordusu kurma hayallerinin de tekrar devreye sokulmak istendiği görülmektedir. Libya açıklarında Türk Savaş gemisine Fransız Savaş Gemisinin yaptığı taciz ve bu olayın arkasından NATO ile ilgili Macron’un “NATO’NUN beyin ölümü gerçekleşmiştir!” şeklindeki  söylemleri, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in; “Ukrayna’dan dolayı Rusya’ya yönelik yaptırımları tartışmak ve Avrupa Birliği’nin üyesi olan Yunanistan ile Kıbrıs’ın egemenlik haklarının ihlalini tartışmamak paradoksal bir yaklaşımdır.” ifadelerini kullanması.

Rum Kesiminin Savunma Bakanı Savvas Angelidis, Avrupa Birliği’ne (AB) “Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini frenleyebilecek bir donanma kurulmalı” çağrısında bulunması ve bunun yanında şu an Mısır üzerinden bu gücü tesis etmek istemeleri de Globalci Siyonist Para Lobisinin bir hamlesi olarak görülmesi gerekmektedir. 

Globalcilerin güdümünde olan gerek Fransa’nın ve Rum Kesiminin gerekse de Yunanistan’ın  söylem ve hamleleri tamamıyla NATO’YU yani ABD’DEKİ Ulusalcı kanadı zora sokma ve YENİ DÜNYA DÜZENİNDE elimine etme hamlesi olarak görülmektedir. 

Fransa’nın en yetkili ağzından yapılan Libya ile ilgili beyanlar karşısında;

Türk Dışişleri; Macron’un, Türkiye’nin Libya’ya desteğini “Tehlikeli bir oyun” diye tanımlaması akıl tutulmasıdır.

Ak Parti Sözcüsü Çelik; Macron’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan açıklamalarının artması tesadüf değildir. 

Bu açıklamalarda Türkiye’nin yetkili organlarının oynanan oyunun farkında olduğunu açık bir şekilde teyit etmektedir. 

Bunun yanında Libya’da stratejilerini kaybeden Globalcilerin çırpınışlarını da teyit etmektedir. Türkiye düşmanı olan bu kesimlerin ve içimizdeki uzantılarının  Türkiye’yi zora sokmak için her türlü hamlenin peşinde olacakları da bir gerçektir. Çok dikkat edilmesi gereken bir süreçten geçilmektedir.   

 

Türkiye Libya’daki Doğu Akdeniz’deki haklarını koruya bilmek için kendi menfaatleri doğrultusunda pozisyon almasının yanında, Irak’taki ve Suriye’deki operasyonlar da açıkça göstermektedir ki, Türkiye’nin güvenliğinin sınırlarımızda başlamadığıdır. ABD 4 bin kilometre mesafeden, Avrupa Ülkelerinin de sınırları yokken bile Afganistan, Irak, Suriye ve Libya’ya müdahale etmelerini bu felsefe doğrultusunda değerlendirmekte fayda vardır. 

 

Türkiye Cumhuriyeti Bakanlarının Libya’yı ziyaret etmesine karşı çıkan Globalci zihniyet eğer Türkiye’yi korkutarak ve siyasi baskı ile geri adım attırdıkları takdirde arkadan “İstanbul’da ve Anadolu’da ne işiniz var!” söylemlerinin geleceğinin de bilinmesi gerekir. 

 

Zaten, İzmir’in CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer katıldığı bir video konferansta “ İzmir’in ayrı bir bayrağı olsun, ayrı bir para birimi olsun” gibi projeleri olduğunu söylemesi ve Türkiye’ye karşı Fransa’nın, Yunanistan’ın ve Globalci cephenin yanında olan  ülkelerin söylemlerinden sonra bu söylemlerin yapılması da çok düşündürücüdür ve kabul edilir de bir tarafı da yoktur! Zaten Ak Parti Sözcüsü Çelik “ İzmir Belediye Başkanı, siyasi tartışmaları sisli bir alana sürüklüyor. Bunun yerine kentin belediye kaynaklı hizmet sorunlarına el atmalıdır.”  şeklinde açıklamasının yanında, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’da “ Bayrak ve paradan bahsetmek, ayrı bir devlet noktasında bir şeyden bahsetmektir. Dolayısıyla Büyükşehir Belediye Başkanının, yani bir şehrin seçilmiş en üst noktasındaki görevde bulunan bir kişinin böyle bir düşünceyi ifade etmesi dahi bence sorgulanmaya muhtaçtır.” “ Böyle bir açıklamayı, böyle bir düşünceyi, böyle bir fikri hangi motivasyonda düşündü!” şeklinde reaksiyonlarını dile getirmişlerdir. 

 

Daha evvelde CHP İzmir Milletvekili  Ali Yiğit “ Gerekirse İzmir Türkiye’den ayrılsın AB’ye girsin” söylemi ile CHP’li İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanının söylemi de bir birine benzemesi ve Globalcilerin hedefleri doğrultusunda ve Türkiye düşmanı odakların ağzı ile bu söylemlerin yapılması da çok düşündürücü olduğu kadar da korkutucudur.  Hiç bir şeyin tesadüf olmadığı gerçeğini de bu yaşananlar ve söylemler tekrar teyit etmektedir.

 

Türkiye’nin Libya’daki başarısı ile Doğu Akdeniz’deki oyunun bozulması ve ABD’DE Globalciler ile Ulusalcılar arasındaki mücadelenin kızışarak polis tarafından siyahi George Floyd’un öldürülmesinden sonra olayların sokaklara yansıması ve bu olayların başka ülkelere de sıçraması iki lobi arasındaki mücadelenin şiddetini de  göstermektedir.  

 

Terör örgütlerini kontrol eden Globalcilerin bu olayları da körüklediği görülmektedir. Zaten Siyonist protokollerinde “ Terör bizimle başlamıştır. Biz ne dersek onlar onu yapar çünkü para bizdedir.” Maddesi bulunduğunu atlamamak gerekir. Ayrıca 101 yaşın da vefat eden İlluminati’ felsefesinin başındaki David Rockofeller “ Ben paranın geçmediği yerden korkarım!” lafı çok şeyleri ifade etmektedir.  ABD’deki olayların başında ANTIFA örgütünün geldiği ve ABD Başkanı’nın ANTIFA grubunu terör örgütü olarak tanınacağını duyurması ABD içindeki mücadelenin dozunu da göstermektedir. Globalciler tarafından kurulan ve desteklenen bu terör örgütü Suriye’de ve Irak’ta gene Globalciler tarafından kurulan ve kontrol edilen  PKK / YPG ile müşterek çalıştıkları zaten bilinen bir gerçektir. ABD sokaklarını ateş çemberine çeviren ve ANTIFA terör örgütü tarafından organize edilen bu olaylar ABD’yi idare eden Silah Lobisi temsilcileri olan Ulusalcılar içinde de ciddi problemleri su yüzüne çıkarmıştır. ABD Başkanı Trump’ın Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile  telefon görüşmesinde Trump’ın ANTIFA konusuna hakim olduğunu beyan etmesi çok önemli bir konu olarak not edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, Cumhuriyetçiler içindeki Globalci Siyonistler ile dirsek temasında olan radikal Evangelistler ve NEO-COM’lar ile Pentagon destekli Katolikler arasında ciddi çekişmelerin baş gösterdiğinin teyididir. ABD seçimlerine Cumhuriyetçiler içindeki bu çekişmenin de nasıl yansıyacağı da ayrı bir konudur. 

 

Ulusalcılar içinde olan ve dini inançları doğrultusunda Siyonistler ile dirsek temasında bulunan Evangelist ve NEO-COM grupların bu gelişmeler çerçevesinde ciddi şekilde sıkıntıya girdiği ve bir Katolik olan Başkan Trump’ın bu gelişmeler çerçevesinde pozisyonunu PENTAGON’A doğru çevirmiş olduğuna işaret etmektedir. Libya’da pozisyonunu kaybeden Globalci cephenin de bu durumundan dolayı Ulusalcı kesimin Başkan Trump vasıtasıyla Globalcilere karşı Libya’da pozisyona girmek istedikleri görülmektedir.   

Bu doğrultuda;

  • Ulusalcıların temsilcisi ve Cumhuriyetçi olan ABD Başkanı Trump’ın Libya konusunda Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek, Libya’da müşterek çalışma konusunda hemfikir olmalarından ve bazı mutabakatlara varmalarından sonra; 

  • Libya Başbakanı Feyiz es-Serrac, ABD’nin Trablus Büyükelçisi Richard B. Norland ve ABD Afrika Kuvvetleri Komutanı (AFRICOM) Orgeneral Stephen Townsend ile ülkenin batısındaki ZUVARA kentinde bir araya gelmesinin yanında,

  • ABD’nin Trublus Büyükelçisi Norland ve AFRICOM Komutanı Townsend, Libya’da BM himayesinde bir ateşkes ve müzakerelere dönüş çağrısında bulunmasını iki liderin yaptığı  görüşmeler ve ABD’DEKİ mücadelenin neticesi olarak görülmesi gerekmektedir.

 

ABD Başkanı terör örgütleri ile bir noktaya gidilemeyeceğini ve sonunda bu yılanın kendisine doğru kullanıldığını yaşayarak görmüştür. Bu terör örgütlerini kuran ve idare edenlerinde hem Cumhuriyetçiler içinde olan Evangelist ve NEO-COM gruplarının hem de Siyonist Para Lobisinin başı çektiğini net olarak algıladıkları görülmektedir.

Pentagon’un Başkan Trump’ın damadı Siyonistlere hizmet eden Kushner’i  istemediği de bu durumu ayrıca teyit etmektedir. 

 

Afrika ülkelerinde ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşanan terör olaylarının yanında Afganistan’da, Irak’ta , Suriye’de,  PKK ve uzantıları bunun yanında FETÖ terör örgütü vasıtası ile Türkiye’de ki terör olayları tamamen Globalcilerin yarattığı ve kontrollerinde olan bu terör örgütleri vasıtasıyla yapıldığının da bilinmesi gerekmektedir.  Afrika ülkelerinde terörün ve salgın hastalıkların bitmesi dünyada YENİ DÜNYA DÜZENİNİN kurulması ile ancak gerçekleşe bilir. 

 

Ülkelerin de YENİ DÜNYA DÜZENİNDE, Globalcilerin mi?  yoksa Ulusalcıların mı? yanında yer almalarının netleşmekte olduğu görülmektedir. İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun Türkiye’ye ziyareti de safların netleşmekte olduğunun işareti olarak görülmesi gerekmektedir.

 

ABD yönetimindeki radikal unsurlar ile Pentagon merkezli Ulusalcıların mücadelesi ABD yönetiminin ibreyi Türkiye tarafına döndürdüğüne işaret etmektedir. Yaşanan olaylarda bu durumu ayrıca teyit etmektedir. Ama şunu çok iyi bilmek gerekir ki  “Türklerin Türklerden başka dostu yoktur!” Bunun için bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte TÜRKİYE olacağız.