Yalçın ARAL


SANATÇI DEDİĞİN! İYİLİK VE KÖTÜLÜK KAVRAMI!

Bu yazıyı kaleme almadan önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına karşı yapılan uygunsuz davranış ve söylemlere hangi kesimlerin reaksiyon gösterdiğini hangi kesimlerinde alkış tuttuğunun netleşmesini bekledim.


Bu yazıyı kaleme almadan önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına karşı yapılan uygunsuz davranış ve söylemlere hangi kesimlerin reaksiyon gösterdiğini hangi kesimlerinde alkış tuttuğunun netleşmesini bekledim.

Baştan şunun bilinmesi gerekir ki, topluma mal olmuş Sanatçıların topluma  örnek olmaları gerekir! Eğer topluma örnek olamayacak davranış içinde olanlara da zaten sanatçı denemez.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adlı şahısların bu doğrultuda sanatçı olduklarından bahsedebilmek mümkün değildir.

Herkesin şunu çok iyi idrak etmesi gerekir! Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ne içeride nede yurt dışında hakaret edemez hele tehdit hiç edemez. Her şeyin bir bedeli olduğunun da bilinmesi gerekmektedir. Bu olaydan sonra dikkatimi çeken kendilerini elit tabaka olarak adlandıran malum kesimden olayı kınayan bir reaksiyon gelmemesidir! Bu tabakanın bu konuyu daha başka mecralara çekerek olayları daha fazla germeye çaba gösterdikleri de gözlenmiştir.

Dünyanın kaos içinde olduğu ve Türkiye´ye her yönden gerek ekonomik gerekse de siyasi olarak saldırıların olduğu bir ortamda bu yapılanlar Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Toplumuna  maalesef ihanet niteliğindedir.  

 

Türkiye´de güya topluma mal olduklarını düşünen ve kendilerine Sanatçı lakabı takan bu toprağın insanı olduğunu hissedemeyen kimselerin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına, kimden kuvvet alarak ve dolduruşa gelerek Demokrasiden ve Atatürk´ün felsefesinden uzak fütursuzca laflar edebilmesinin tabi ki bir sebebi vardır! Kimlere hizmet ettiklerini çok iyi bilen bu kesimin kendilerini Demokrat ve Kemalist olarak da  algılanmasını da istemektedirler.

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir? demiştir. Bu söylemi de Atatürk´ün benim en büyük eserim dediği Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin duvarında yazmaktadır. İmza da K. Atatürk´tür. Demokratik kurallar çerçevesinde sandıktan çıkarak TC Cumhurbaşkanlığına seçilen  Sayın Recep Tayyip Erdoğan´a muhalefet lideri fütursuzca ?Benim Cumhurbaşkanım değildir!? diyebilmektedir. Bu söylemler Türkiye´yi bölmek ve kutuplara ayırmak değil midir? Bu söylem Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün  ? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir? sözüne karşı olarak kullanılan bir söz değil midir. Bir de bu kesimin kendilerini Kemalist olarak lanse etme cehaletleri yok mu! Çok üzücü olduğu kadar da düşündürücüdür.

Türkiye´de seçimle gelen TC Cumhurbaşkanına bu lafı edenler ya bu toprağın ya insanı değillerdir, yada başka bir ülkenin vatandaşlarıdır. Bu söylemleri ile kendilerini deşifre etiklerinin de maalesef farkında değillerdir. Bu söylemler çok tehlikelidir, Türkiye´nin Demokrasisini sorgulamaya ve olayları başka noktalara çekmeye yönelik gayretlerdir. Türkiye´nin bekası için bu söylemler ve davranışlar  kabul edilemez. Bu lafların, toplumumuza fitne sokmak isteyen yurt dışı Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ süren ve onlara hizmet eden söylemler olduklarının idrakinde olunması gerekmektedir. Bu tip söylem yapan gerek siyasetçi gerekse de sanatçı olarak ortada gezenlerin Türk toplumuna ve Türkiye Cumhuriyetine artık vermekte oldukları zararı iyi düşünmeleri gerekmektedir. Siyasetçilerin Türkiye Cumhuriyetinin Demokratik değerlerine saldırmaması gerekmektedir. Sanatçı olarak da ortada gezinenlerinde yurt dışı Türkiye düşmanlarının oyununa gelerek Demokrasimizi kötüleyerek ve  televizyonlarda fütursuzca parmak sallayarak halka mal olmuş ve halk tarafından seçilen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ne laf söyleyebilir nede tehdit edebilir. Bu fütursuzca davranışları ile bu kesim, Milli ve Manevi değerleri yüksek Türk toplumunu da karşılarına aldıklarının bile farkında değillerdir. Türkiye düşmanı odaklar tarafından maşa olarak kullanılan bu zümrenin kendilerine bir çeki düzen vermesi gerekliliği artık ortadadır. Benim Cumhurbaşkanım değil, lafını edenler de hangi ülkenin vatandaşları iseler bu ülkeyi terk ederek ait oldukları yerlere gitmeleri gerekmektedir. Türk devletlerinin tarihine bakıldığı zaman Türkiye Cumhuriyeti  son devletimiz olarak ortada durmaktadır. Bunu da bu toprağın insanı olduğunu hissedemeyen , yerli ve milli duygulardan uzaklaşmış kimselerin yurt dışı Türkiye düşmanlarından kuvvet alarak Ülkemizi zora düşürmeye kalkmaya çalışmaları çok düşündürücüdür. 15 Temmuz darbe girişimin de olduğu üzere milli ve manevi değerleri yüksek halkımız  bu oyunları her zaman bozmaya muktedirdir. Tarihte bunun bir sürü örneğini de  görmekteyiz.

 

Ünlü düşünür Albert Sorel´in söylediği gibi ? Dünyada iki bilinmeyen vardır. Biri Kutuplar, diğeri  de Türklerdir.?

 

Kemalistliğin arkasına sığınarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün felsefesi ile yakından uzaktan alakası olmayan, Demokrasi ile bağdaşmayan ve Türkiye´ye zarar veren söylemleri yapanların, halkı yanılttıklarının farkında olmaları gerekir. Yalancının mumu yassıya kadar yanar diye bir söylem vardır.! Ayrıca Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün Gençliğe Hitabesinde gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde olurlar cümlesini şimdiki zamana evirdiğimiz zaman bu veriler çerçevesinde kimleri kastettiğini bulmak için kimsenin zorlana bileceğini de zannetmiyorum. 

 

Halkımızın gözü önünde cereyan eden bu olayları kendini bilmez bazı kesimler tarafından bidon kafalı, göbeğini kaşıyan, cahil dedikleri halkımız çok iyi analiz etmektedir. Asıl cahil olanların kendilerinin olduklarının farkında olamayan okumuş cahiller maalesef güzel ülkemize zarar vermektedirler. Ülkem varsa ben de varım felsefesini kabul edemeyen veya etmeyen, bu toprağın insanı olduğunu hissedemez, zaten de değillerdir. Bunun yanında milli ve manevi değerlerinden kopmuş olanlar, başkalarının maşası olmaktan kendilerini kurtara bildikleri de görülmemiştir.

 

İyilik ve kötülük doğuştan kazanılan bir meleke değildir. İyilik ve kötülük yaşantımız sürecinde öğrenilen bir değerdir. Toplumumuzu ne kadar iyi insanlarla çoğaltırsak ve çoğunluğu iyi insanlardan oluştura bilirsek çarpan etkisiyle iyi bir toplum yaratmış oluruz. Çoğunluğu iyi insanlardan oluşan toplum zaten iyi bir toplum olur. Bu veriler çerçevesinde iyi insanlardan oluşan bir toplum yaratmak  en büyük hedefimiz ve arzumuz olmalıdır. Bu vesile ile kötüler ya barınamaz yada iyiliği öğrenmek sureti ile evrim geçirerek iyilerin saflarına katılırlar.